Aldatma Nedeniyle Boşanma
Aldatma (Zina) Sebebiyle Boşanma Davası Nedir?
Aldatma (zina) nedeniyle boşanma davası; eşlerden birinin evlilik birliği
devam ederken diğer eşi aldatması sebebiyle Medeni Kanun m.161 gereği aile
mahkemesinde açılan ve özel yargılama usullerine tabi bir dava türüdür.
Zina, evli bir kişinin eşi dışında bir kimseyle cinsel ilişkiye girmesidir.
Eşlerin başkasıyla öpüşmesi, sarılması veya dokunması vb. haller Medeni Kanun’a
göre zina olarak kabul edilmemektedir. Bu gibi hallerde haysiyetsiz yaşam sürme
(MK m.163) gerekçesiyle boşanma davası açılmalıdır. Aşağıda ayrıntılı
açıkladığımız üzere, mahkeme tarafından zinanın varlığını gösteren olgular
tespit edildiği takdirde, zina özel boşanma sebebine dayalı olarak boşanma
kararı verilmelidir.
Boşanma sebepleri, özel ve genel boşanma sebepleri olmak üzere ikiye ayrılır.
Aldatma (zina); özel bir boşanma sebebidir. Davacının aldatma olgusunu
ispatlaması halinde mahkeme tarafların diğer kusur durumlarına bakmaksızın
boşanma kararı verir.
Özellikle belirtelim ki; aldatılan eşin aldatma olgusuna tepki olarak hakaret
içeren sözler söylemesi zina nedeniyle boşanma davasında aldatılan tarafın
kusuru belirlenirken dikkate alınamaz. Çünkü, aldatılan taraf evlilik içinde
özgür iredesiyle değil; eşinin zina fiiline tepki olarak söz konusu sözleri sarf
etmektedir (HGK-K.2018/112).
Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası Açma Süresi
Eşlerden biri aldatırsa, diğer eşin aldatma (zina) olgusunu öğrenmesinden
itibaren 6 ay içinde boşanma davası açma hakkı vardır (MK m.161/2). Boşanma
sebebi daha geç öğrenilse bile, zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası açma
süresi, aldatma fiilinin işlenmesinden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına
uğrar.
Örneğin, 01.01.2013 tarihinde bir eş aldatılmasına rağmen, aldatma fiilini
30.12.2018 tarihinde 5 yıllık dava açma süresi (zamanaşımı süresi) dolmadan
öğrenmişse diğer eşe zina nedeniyle boşanma davası açabilir.
Zinayı affetme; eşin dava açma hakkını ortadan kaldırır (MK m.161/3). Affetme,
sözlü veya yazılı olabileceği gibi eşler arasında sergilenen davranışlarla da
anlaşılabilir. Örneğin; eşi kendisini aldatmasına rağmen, “ne yaptıysan yaptın,
lütfen evine dön” şeklinde mesaj üzerine eve dönen diğer eş affedilmiş kabul
edilir.
Önemle belirtelim ki, aldatma nedeniyle boşanma davası açma süresi olan 5 yıllık
zamanaşımı süresi dolduktan sonra, aldatma fiili genel boşanma sebepleri ile
açılan boşanma davasında bir boşanma gerekçesi olarak değerlendirilebilir.
Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davası Nasıl Açılmalıdır?
Aldatma sebebiyle boşanma davası, sadece aldatma olgusuna dayalı olarak
açılabileceği gibi hem aldatma özel sebebini hem de şiddetli geçimsizlik vb.
genel sebepleri içerecek bir dava şeklinde de açılabilir. Her iki gerekçeyle
birlikte açılan boşanma davasında, aile mahkemesi zina (aldatma) iddiasının
ispatlandığını gördüğünde öncelikle bu özel nedene dayalı olarak boşanma kararı
verecektir. Aile mahkemesi, zina iddiasının ispatlanmadığı kanaatine vardığı
takdirde, genel boşanma sebepleri varsa tarafların kusurlarını değerlendirerek
genel boşanma nedenine dayalı olarak boşanma kararı verecektir.
Özetle, sadece aldatma nedeniyle açılan boşanma davasında aldatma (zina)
ispatlanmadığı takdirde dava mahkeme tarafından reddedilir. Ancak, hem aldatma
hem de genel boşanma sebepleriyle açılan boşanma davasında aldatma
ispatlanamadığı takdirde genel boşanma sebepleri de dikkate alınacağından,
davanın hem aldatma özel nedenine hem de genel boşanma sebeplerine (şiddetli
geçimsizlik, aile yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi vb.) dayalı olarak
açılması boşanma kararı elde edilmesini kolaylaştıracaktır.
Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasında Gizlilik Kararı
Aldatma (zina) nedeniyle boşanma davasında gizlilik; tarafların kişilik
haklarının korunması veya davanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için önemli
bir aile hukuku kurumudur. Mahkeme, kendiliğinden veya tarafların talebi üzerine
duruşmaların gizli yapılmasına karar verebilir (MK m.184/6).
Aile mahkemesinin gizlilik kararı, sadece duruşmaları kapsar. Duruşmaların gizli
yapılması dışında dosyanın taraflarca incelenmesi veya suret alınması gizlilik
kararı ile engellenemez. Aldatma (zina) nedeniyle boşanma davasının ne kadar
süreceği her olayın özelliklerine göre farklılık arz edeceğinden, dava
dilekçesinde tüm dava süresince görülecek duruşmalar için gizlilik kararı talep
edilmesi yargılama sürecinin meydana getireceği olumsuzlukları gidermeye
yardımcı olacaktır.
Boşanma Davasında Aldatmanın İspatlanması ve Deliller
Eşler aldatma olgusunu her somut olayın özelliklerine göre çeşitli delil
araçlarıyla ispatlayabilir. Aldatmanın ispatı için her türlü delilden
faydalanılabilir. Bu delil araçları şunlardır:
Tanık beyanları,
Telefon görüşme kayıtları veya içerikleri, mesajlar, whatssap içerikleri vb.
Aldatma olgusunu ispatlamak amacıyla bir kereye mahsus yapılmış ses kaydı,
Sosyal medya içerikleri (instagram, facebook, twitter vb.),
Uçak veya otel kayıtları, güvenlik kamerası görüntüleri,
Fotoğraflar, video kayıtları vb. her türlü delil,
Başka bir nedenle savcılık tarafından başlatılan soruşturmaa dosyasında yer alan
evraklarda zina olgusuna dair ifadeler,
Banka kayıtları, kredi kartı ekstresi vb.
Yargıtay, boşanma davasında aldatmanın nasıl ispatlanacağı aldatma olgusuyla
ilgili delillerin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini çeşitli kararlarında
ayrıntılı bir şekilde ortaya koymuştur. Yargıtay uygulamasına göre zina
(aldatma) olgusunun ispatı açısından bazı ilkeler kabul edilmiştir. Buna göre;
Kadın veya erkeğin yalnızken ortak konuta karşı cinsten birini alması zinanın
varlığına delalet eder. Bu halde, zina ispatlanmış kabul edilir.
Eşlerden birinin karşı cinsten biriyle düzenli bir şekilde gece-gündüz telefonda
görüşmesi zinanın varlığına işaret eder.
Eşlerden biri evlilik dışı ilişkiye girdiği başka bir kişiden çocuk sahibi
olduğu takdirde zina (aldatma) olgusu ispatlanmış olur.
Mahkeme, aldatma nedeniyle boşanma davasında her türlü delili serbestçe takdir
eder. Aile mahkemesi, kesin delillerle bağlı değildir. Mahkeme hakimi, aldatmaya
temel teşkil eden olayların doğruluğu konusunda tarafların yemin etmesini
isteyemez. Tüm deliller toplandıktan sonra zina fiilinin gerçekleşip
gerçeklemediğine karar verir.
Aldatma Nedeniyle Boşanma Davasında Ses, Fotoğraf veya Video Kaydının Delil
Değeri
Eşlerden birinin, diğer eşin aldatma fiilini ispatlamak amacıyla hareket ederek
eşin telefonunu dinlemek, kamera kaydına almak veya yüz yüze konuşulanlar
kaydetmek suretiyle elde ettiği ses, fotoğraf veya video kayıtları boşnam
davasında delil olarak kullanılabilir. Ancak, elde edilen ses, fotoğraf veya
görüntülerin delil olarak kullanılabilmesi için, kaydın aldatma olgusunu
ispatlama amacıyla yapılması zorunludur. Yapılan kayıtlar bu amacın dışında
sistematik ve planlı fiiller sergilenerek elde edilmişse, boşanma davasında da
delil olarak kullanılamaz. Örneğin, eşinin kendisini aldattığını öğrenen eşin,
arabanın iç kısmına görüntü de alan bir dinleme cihazı koyarak, eşinin üçüncü
kişilerle diyaloglarını ve görüntülerini kaydetmesi halinde, elde edilen ses
veya video kayıtları aldatma sebebiyle açılan boşanma davasında delil olarak
kullanılabilir. Ancak, eşinin cep telefonuna aldatma fiilini ispat amacından
bağımsız olarak dinleme programı yerleştirerek aylarca dinleyen ve aldatma
olgusunu da bu vesileyle öğrenen kişinin elde ettiği ses kaydı delil olarak
kullanılamaz. Çünkü, ses kaydı aldatma olgusunun ispatı amacıyla değil,
sistematik ve planlı bir davranışla eşin özel hayatının izlenmesi amacıyla
yapıldığından suç teşkil eder.
Sistematik ve planlı bir şekilde, aldatma fiilinin ispatı amacı dışında yapılan
ses, fotoğraf veya video kayıtları şu suçların meydana gelmesine neden olur:
Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması Suçu,
Haberleşmenin Gizliliğini İhlal Suçu,
Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu.
Aldatma (Zina) Nedeniyle Tazminat Davası Kimlere Karşı Açılabilir?
Aldatma fiili, bir eşin diğer eşe karşı işlemiş olduğu bir haksız fiildir. Bu
nedenle, aldatılan eş, kusurlu olan diğer eşten zina nedeniyle açılan tazminat
talep edebilir (MK m.174).
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu (YİBK) 2018 yılında verdiği kararla,
eşlerin zina nedeniyle üçüncü kişilerden tazminat talep etme hakkı olmadığına
hükmetti. Karara göre, aldatma olgusu haksız fiil olarak değerlendirilemez,
sadakat yükümlülüğü eşler arasında geçerlidir, üçüncü kişilerin zincirleme bir
biçimde sorumlu olacağında dair Medeni Kanun’da özel hüküm de olmadığından, zina
nedeniyle üçüncü kişiden maddi veya manevi tazminat talep edilemez.
Aldatma (Zina) Nedeniyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı
Aldatma nedeniyle boşanma kararı verilmesi halinde, mal paylaşımında eşlerin
katılma alacağı zina olgusu dikkate alınarak belirlenir. Zina (aldatma)
nedeniyle boşanma halinde mahkeme, kusurlu eşin katılma alacağının, yani artık
değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya bu hakkın
ortadan kaldırılmasına karar verebilir (MK m.236/2). Yani, bu eşler açısından
bazı durumlarda (katılma alacağının olduğu durumlarda) mal paylaşımının yarı
yarıya yapılması şart değildir. Medeni Kanun’un bu hükümlerinin uygulanabilmesi
için boşanma kararının mutlaka zina nedenine dayanması gerekir.
Zina (aldatma) nedeniyle verilen boşanma kararının, aldatan eşin katılma
alacağının azaltılması veya bu hakkın ortadan kaldırılması sonucu doğurması,
sadece edinilmiş mallara katılma rejiminde mümkündür (MK m. 218-241). Diğer mal
rejimlerinde, örneğin mal ayrılığı rejiminde zina veya hayata kast katkı payı
alacağı üzerinde hiçbir hüküm doğurmaz.
Eşlerin Zina (Aldatma) ile Şiddet Fiillerinin Kusur Durumuna Etkisi
Boşanma davalarında, bir eşin zina (aldatma) fiili, diğer eşin ise şiddet
uygulaması vakıalarında aile mahkemelerinin kusur değerlendirmesi hatalarına sık
sık rastlanmaktadır. Bir eşin şiddet uygulaması ve diğer eşin aldatması kusur
bakımından eşit değerdedir. Bu nedenle, bir eşin zina, diğer eşin ise şiddet
uygulaması nedeniyle kusurlu olması halinde tarafların karşılıklı tazminat
talepleri reddedilir. Çünkü, eşit kusur halinde bir eşin diğer eşten tazminat
talep etmesi mümkün değildir. Tarafların şiddet ve zina nedenleriyle eşit
kusurlu kabul edilmeleri halinde karşılık boşanma kararı verilebilir.
Yargıtay Kararı: Mahkemece davacı-karşı davalı kadın ağır kusurlu kabul edilerek
dava ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına kararı verilmiş ise
de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının zina
eylemine karşılık, davalı-karşı davacı erkeğin de eşine sürekli şiddet
uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebep olan
olaylarda, tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Eşit kusurlu eş
lehine tazminata hükmedilemez. Hal böyle iken davacı-karşı davalı kadının ağır
kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur tespitine bağlı olarak davalı-karşı
davacı erkek yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmedilmesi
doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. (Y2HD-K:2017/4021)